21 Eylül 2008 Pazar

Bir Dervişin Anıları..2

Onu Sevdikçe...

Efendim ne zaman içili bir musiki duysam,Ve sabah vaktini heyecana boğan ezan sesi dinlesem.Sen geliyorsun aklıma.O pırıl pırıl gözlerin.ve ta ötelerden geldiğini sandığım bakışların geliyor aklıma.Bir muhabbet çağlayanı doluyor içime.Ve sana baktıkcaTüm Kâinatı sevmeyi öğreniyorum."Yaratılanı severim Yratandan ötürü"diyen Derviş Yunus'un dediğini başarmak kolaymıdır?Günlük hayatta insanlarala olan ilişkikerimizde,arkadaşlıkların değerini ve iyi dostlara sahip olmanın önemni ve verdiği mutluluğu gittikce daha çok farkediyorum.Zikir ehliyiz,tasavvuf ehliyiz ama hala gönül hastalıklarımızla boğuşup durmaktayız.En yakınımızda bulunan kişilere bile nefsimiz biraz haset, biraz öfke duyar.İnsanın insanları sevip çevresine iyilik nazarı ile bakması, hatta bütün insanları şefkatle kucaklayabilmesi, birazda kendini bilmesine kendi mahiyetini keşfedipAllah-u Zülcelal ile olan münasebetine bağlıdır.İYİ KAZANÇ GÜZEL BAKANLARINDIRBu nasıl mümkündür?tabiki sevgi ile...Çünkü sevgi, insanı yaşatan bir iksirdir;İnsan sevgiyle yaşar...sevgiyle mutlu olur sevgi ile çevresini mutlu eder.insan birbirini sevgi ile hisseder, sevgi ile duyar.Allah-u Zülcelâl insanları birbirine bağlama konusunda sevgiden daha güçlü bir irtibat unsuru bir zincir yaratmamıştır.Bir hafta sonu idi.seyda Hz.ile akşam namazından sonra,hemen kitap çalışmaları için bir odaya çekilmiş ve hummalı bir çalışmanın içerisine girmiştik."Mü'min kardeşliği" isimli eserini kaleme alıyordu.O sırada odadan içeri bir sofi girdi.Müsaade istedi, bir sıkıntısı olduğunu ve seyda hz. ile görüşmek istediğini söyledi.Müsade aldıktan sonra oturdu ve sıkıntılarını anlatmaya başladı.Kendi memleketinde olan sıkıntılardan bahsediyordu."falan kişi şöyle yaptı, filan kişi şöyle yaptı" gibi kendi sıkıntılarından çok insanları şikayet ediyor ve memleketteki ortamdan ne kadar hoşnutsuz olduğunu anlatıyordu.Seyda Hz. sofiyi dinlerken çehresi değişti.sabırla dinledi, sofi sözlerini bitirince "İyi olur İnşaAllah, birbirimize dua etmemiz lazım" dedi.seyda Hz. bie müddet daha sessiz sessiz oturdu.Üzülmüştü."insan kendi hatalarının casusu olunrsa, başkalaının hatalarını çok az görür"diyerek devam etti;"bir gün Gavs Hz. 'nin yanına birisi gelmiş.Gavs Hz. o sofiyi yanına çağırmış:-Memlekette ne var ne yok, sofiler nasıl?diye sormuş.O sofi:-Gavsım sofiler hiç muhabbetli değiller, birbirleri ile küs oluyor, tartışma içersne giriyorlar, cezbe ve muhabbet kalmadıdiye cevap verince ,gavs Hz. çok üzülmüş.Öğlen vakti aynı memleketten başka bir sofi gelmiş.Gavs Hz. onu da yanına çağırmışve ona da :-Memlekette ne var ne yok, sofiler nasıl?diye sormuş,O sofi de:-kurban saadatların himmeti ile sofiler çok muhabbetli. Her gün hatmelerimizi yapıyoruz, sohbetlerimizi yapıyoruz, sofiler birbirlerine muhabbetle bağlı, cezbe ve muhabbetten yanıyoruz.demiş.Gavs hz. bu sözleri duyunca yüzü gülmüş neşelenmiş sofiye;-Allah razı olsun desene saadatların istediği gibidir!demiş.seyda Hz. bu sözlerden sonra bir müddet daha sessiz kaldı ve kitap çalışmasına devam ettik.aklım fikrim bu sözlerle dolmuştu.Düşündüm düşündüm....geldiği memleketin ahvalini kötü anlatan ve sofi kardeşlerini şikayet eden ensanın eline ne geçmişti? "Hiç.." Oysa memleketini güzel anlatan , sofileri güzel anlatanyüreği sevgi dolu olan şahış dua almıştı.Kazanç hep iyilerin ve iyi görenlerin oluyordu.İNSAN OLMAK BİR SANATTIRİnsanların hatalarını sayıp dökmekten daha kolay ne var ki dünyada.En zor olan, insanın kendi hatalarını rapor haline getirmesi, Kendi eksiklerini bilmesi lazım değilmi?Müminler , Allah rasulu (sav) Efendimizin buyurduğu gibi " Bir vucudun uzuvları gibidir"Vücudumuzda el ayağa rakip oluyormu?Dil dudağı ayıplayabilir mi? Göz kulağın kusurunu görebilirmi? Kalp kafa ile münalaşa eder mi?İnsan olmak bir sanattır.Her sanatı öğrenmek için bir üstada başvurmak , sabırla , gayretle ,azimle, yanında zaman geçirmek ve sanatı öğrenmeye çalışmak gereknez mi?işte;Seyda Hz. bu sanatın en güzide ustalarından birisi.Onun yanında olduğumuz her an, insanlığımızın eksik yanlarını fark ederdik.Hayata bakış açımız değişirdi.Gözleri ışıldıyarak konuşan , etrafa adeta enerji ve ışık saçan, almaktan çok vermeyi tercih eden, kendini dinletmekten çok başkalarını dinlemeyi amaç edinmiş, bağıra çağıra değil de ipeksi, yumuşak bir ses tonuyla konuşan, insanın içine huzur veren birisi.Seyda H. den öğrendiğim en önemli şeylerden biri, Kendimizi ve insanları sevmenin yaşamı ne kadar sihirli bir bahçe haline getirdiğidir.Ve gerçekten, O ve Onun gibi güzel insanları sevdikçe , tüm insanları sevmeyi öğrenirsiniz.
Gülistan dergisi

Hiç yorum yok: